Güneydeki Başkent: 南京 Nanjing

Güneydeki Başkent: 南京 Nanjing

Çin’e gidenler mutlaka ya Pekin ya da Şanghay şehirlerine uğramıştır. Sonuçta uluslararası hizmet veren dev havalimanları böyle mega kentlerde bulunuyor. Ama Çin hayal bile edemeyeceğiniz kadar büyük bir ülke ve hiç ummadığınız bir kuytu köşeden hiç ummadığınız tarih kokan hazineler çıkarıp önünüze yığabiliyor.
İşte Nanjing şehri de böyle hazinelerden. Mega kentimiz Şanghay’a trenle yalnızca 2 saatlik bir mesafede bulunan ve Şanghay’ın güneyinde kalan bu şehir beklenmedik cevherlerle dolup taşıyor. Ticaret merkezi olmadan önce ufacık bir balıkçı köyü olan Şanghay’a kıyasla şehir müzeden farksız.
Tam kelime anlamı “güneydeki başkent” olan Nanjing (nan: güney, jing: başkent), gerçekten de eskiden Çin’in güneyinde yer alan bir devlet başkentiymiş. Merkezdeki çarşının olduğu yer bile başlı başına gezilip görülecek bir yer değil mi sizce de? Aşağıdaki 2 fotoğraf çarşıdaki köprüden 


Çok eski zamanlarda, Çin hala hanedanlık dönemindeyken irili ufaklı krallıklar birbirleriyle savaş halindeymiş. Bu dönemde Nanjing pek çok farklı krallık içinde el değiştirmiş. Bu sürekli devam eden değişimlere rağmen Nanjing dönemin kültürel, ticari ve politik merkezlerinden biri olmayı başarmış.
Gelin Nanjing’e dair tecrübelerimizi hem görsel hem de yazı yolu ile sizlerle paylaşalım:

Sun Yat-sen Mozalesi

Bu mozale, Çince ismi 孙中山 (Sun Zhong Shan) olan fakat İngilizce metinlerde Sun Yat-sen olarak geçen ünlü düşünür için özel olarak yapılmış. Burası Nanjing şehrinin en çok ziyaretçi çeken yerlerinden birisi. Peki kimdir Sun Yat-sen?
1912-1949 yılları arasındaki Çin Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk başkanı olan Sun Yat-sen, aynı zamanda bir filozof, yazar, kaligrafi ustası ve doktordur da.
Mozaleye metro ile kolayca ulaşabilirsiniz. Mozale bahçesi o kadar büyük ki metrodan indikten sonra bir de golf arabaları benzeri ulaşım araçlarına binmeniz gerekli. Bu araçlarla asıl mozalenin olduğu kısma giderek sayısız basamağın öbür ucundaki mozaleye ulaşırsınız.
Manzara hem merdivenlerin başında hem de merdiven bitiminde harika, basamaklara oturup kalabalığı seyredebilirsiniz. Mozalenin yanında bir de müze var, dinlendikten sonra oraya da uğramayı unutmayın.

 İlk fotoğrafı aşağıdaki fotoğrafta en aşağıda görünen küçük girişten çekmiştik, ikinci fotoğrafı ise aşağıdan görünen mozaleden çektik.

Nanjing Katliamı Anıt Müzesi

Çin’e yolunuz düşmüşse ve merak ederek bir televizyon açmışsanız karşınıza sürekli olarak şu 2 türde diziler çıkacaktır: 1) eski hanedanlık döneminlerinden birinde geçen tarihi saray dizileri ve 2) Japonya’ya karşı verilen mücadeledeki cesur yürekli Çin vatandaşları hakkında diziler.
Tarihi dizileri tarihlerinden duydukları gururla çektiklerini az çok tahmin edebiliyoruz. Peki bu ikinci kategorideki diziler neyin nesidir?
İkinci Çin-Japon Savaşı sırasında dönemin Sun Yat-sen başkanlığındaki Çin Cumhuriyeti’nin başkenti olan o zamanki ismiyle Nanking, savaşı kazanmak isteyen Japon ordusunun birincil hedefi. Japon ordusu şehri almayı başarıyor.
Fakat ne yazık ki ordu savaşı durdurmuyor ve sivillere saldırmaya devam ediyor. Çin toplumu hafızasında Japonya’ya karşı bir tür nefret yaratan olaylar da böylece başlıyor.
 13 Aralık 1937 tarihinde şehir alındıktan sonra şehirdeki sivil ya da asker ayırt etmeksizin herkese saldırılıyor. Bu korkunç katlim 6 hafta sürüyor ve tahminlere göre yaklaşık 300,000 kişi hayatını kaybediyor ve bu sayının çoğu sivil. Katliamı gören ve bunun bir parçası olmak istemeyen Japon askerleri ise idam edilmiş.
Yaşanan kayıpları onurlandırmak ve tarihteki bu kara lekeyi gelecek nesillere aktarmak amacıyla Nanjing kentinde yaşananları en karanlık haliyle anlatıyor Nanjing Katliamı Anıt Müzesi. 
Müze katliamda hayatını kaybedenlerin eşyaları, öyküleri ve heykelleriyle dolu. Müzenin içi zifiri karanlık ve özel ışıklandırmalarla dolu olduğundan içeride çok fotoğraf çekemiyorsunuz. Zaten tavana kadar yükselen dev bir duvar üzerindeki hayatını kaybedenlerin isimlerini gördükten sonra çok fotoğraf çekesiniz de gelmiyor.
Yaşam enerjinizi çok kısa bir sürede tüketecek bu karanlık müze elinizde abur cubur ile gezineceğiniz bir turistik mekan değil. Belki sırf bu sebeple es geçmek isteyebilirsiniz. Ama bize sorarsanız Çin’de mutlaka görülmesi gereken yegane yerlerden biri.
Umuyoruz böyle bir katliamın bir tekrarı dünyanın hiçbir yerinde yaşanmaz.



 Her heykelin altında, heykeli yapılan kişinin hayatını nasıl kaybettiğine dair Çince ve İngilizce bilgi verilmiş.


 Evet, bu müzeyi ziyaret edenlerden oluşan bir kuyruk. Tam da katliamın yıl dönümüne denk geldiğimizden müze çok kalabalıktı.



Nanjing Girişi

Nanjing eskiden bir başkentti. Böylesi değerli bir yeri her devlet korumak istiyor tabi ve şehrin etrafına girişleri askerlerle korunan kocaman duvarlar inşaa ediliyor.

Ming Hanedanlığı döneminde 1360-1386 yılları arasında yapılan Nanjing şehir duvarları 14-21 metre uzunluğundaymış. Duvarlara 13 ayrı giriş kapısı yapılmış ve bu girişler de silahlı askerlerle donatılmış. Günümüzde sayısız savaş sonucu bu duvarlardan geriye kalanları ziyaret edebiliyoruz.

Aşağıdaki fotoğraflardaki giriş şehri koruyan bu duvarların ana kapısı: 中华门 (Zhong Hua Men). Kabaca “Çin Kapısı” olarak çevirebildiğimiz bu kapı tuzaklarla ve gizli bölmelerle dolu bir mühendislik harikası. Biz çok detaya girmiyoruz ve hemen fotoğraflara geçiyoruz.

Unutmadan hemen not düşelim: bu kapılar tarihi değerleri nedeniyle koruma altında ve giriş yalnızca mesai saatleri içinde yapılıyor. Giriş ücreti ise 50 Çin yuan’i.

 Duvarların yapımında emeği geçen dönemin kralı Quan Wu


 Duvarları korumak için girişlere konmuş sayısız savaş araçlarından yalnızca biri.


 Çin Seddi bile bu kadar kalın değil. Ayrıca sanki duvarlar hiç bozulmamış gibi, binlerce yıl sonra bile hala sapasağlamlar.

 Duvar dibindeki eski evler. Şehir dokusu bozulmasın diye bu evleri yıkmamışlar ve yüksek binaları duvarlardan uzağa inşaa etmişler.

 Askerler için merdiven, mancınıklar için de yokuş yapmışlar. Tekerlekli savaş araçlarını merdivenlerden çıkan askerler çekiyor.

Nanjing Parkı

Bu kadar tarih dolu geziden sonra insan biraz dinlenmek istiyor. Şehrin merkezindeki Nanjing parkı bu amaç için ideal bir mekan, özellikle de günün her saati kalabalık olan Şanghay’dan gelenler için.
Epey büyük olan ağaçlarla çevrili Nanjing parkı şehrin tarihi mimarisinden nasibini almış. 

Ağaçların hemen arkasında görünen yüksek binaları göl kenarında oturduğunuz banktan seyredebiliyor, hem zihnen hem de bedenen iyice dinlenebiliyorsunuz. Biz güneşli bir güne denk geldik ve göl kenarında gün batımını yakaladık.


Park girişi dediğin böyle olur: yukarıdaki parka girilen kapılardan sadece biri.

 Girişin hemen önündeki meydanda vakit öldürmek için karaoke yapan yaşlı amcalar ve teyzeler.

Bu kocaman park sağlam bir yürüyüş için mükemmel bir mekan. Parkın ana yolları betondan, ama ağaçlar arasında keşfedilecek pek çok ufak patika var. Biz gün batımını kaçırmayalım diye patikalarda çok dolanmadık ve hemen göle yöneldik.
 İskeleden kalkan teknelerle ufak bir göl turu yapabilirsiniz. Ya da göl kıyısında bir yere oturarak gölü izleyebilirsiniz.



Nanjing Müzeleri
Vaktimiz kısıtlı olduğundan çoğu müzenin giriş saatlerini kaçırdık. Ama açık yakaladığımız bir müzede ilginç bilgiler edindik. Mesela hanedanlık döneminde memur olabilmek kraliyet mensubu olmayanların gelebileceği en yüksek mertebeymiş. 

Bizdeki KPSS gibi onlarda da memuriyet giriş sınavı varmış ve ister çiftçi oğlu olun ister zengin bir tüccarın oğlu, herkes bu sınavlara girebiliyor ve sonuçlara göre işe alınıyormuş. Haliyle kopya çekme durumları da oluyormuş. 
 Tapınağın müze kısmına giriş yolu. Ortada gördüğünüz tapınağa ibadet etmek için gelenlerin tütsü yakıp yaktıkları tütsüleri bıraktıkları yer.
 Kopya çekmek için özel hazırlanmış bir çift çorap. Ortadaki minik bir kitaba benzeyen de başka bir kopyaysa kopya çekenin epey kalın bir gözlük taktığına eminiz, o kadar küçük yazı başka nasıl okunabilir?
 Bu arkadaş kopyayı nereye yazmış çözemedik ama yazısı çok güzelmiş, bence sınavı geçmiştir.

Evet, Nanjing yazımızın sonuna geldik. Biz Nanjing’e günübirlik gitmiştik, bu nedenle şehrin sunduğu sayısız tarihi mekandan yalnızca bazılarını ziyaret edebildik. 

Yolunuz Nanjing’e düşerse ve vaktiniz müsaitse görülecek daha pek çok yer var, siz şehri acele etmeden yavaş yavaş gezin.

Diğer yazılarda görüşmek üzere, hoşçakalın!