Kültürü tanımanın en kestirme yolu filmlerden geçer, özellikle de merak ettiğimiz kültüre çok uzak bir memlekette yaşıyorsak. İyi güzel de bu derya deniz film dünyasında en güzel filmler hangileridir, öncelik hangi filmlere verilmelidir nereden bilebiliriz?
Güzel soru. Biz de zamanında bu soruyu çok sormuştuk kendimize ve deneme-yanılma yöntemiyle iyi-kötü bir sürü film izledik. İşte bu yazımızda üç Asya ülkesinden yani Çin, Japonya ve Güney Kore ülkelerinden çıkma şahane filmleri sizler için derledik. Her ülkeyi temsil eden önemli filmlerden olduğunu düşündüğümüz iki filmi kısaca açıklayarak tek tek paylaşacağız.
ÖNEMLİ NOT: Filmleri derledikten sonra her filmin kendi toplumu içindeki çok derin sorunları tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdiğini fark ettik. Neden böyle depresif filmler derledik bilmiyoruz, fakat niyeyse böyle filmler yıllar sanki daha bir gerçek, sanki daha bir canlı. Belki de bu yüzden bu filmleri izlememizin üzerinden uzun yıllar geçmişse de, filmi izlerken gördüğümüz karanlık hala hatırımızda. Yine de siz siz olun filmleri tek oturuşta izlemeyin. Sorunlar her yerde var, ama çözümler de var, sizin gibi bu filmleri izleyip filmdeki insanların kaderine üzülenler de var, unutmayın.
Çin her şeyin kopyasını yapıyor lafını çok duymuşsunuzdur. Evet, gerçekten de öyle. Bu filmimiz de işte böyle bir "dünya harikaları kopyaları eğlence parkı" gibi bir yerde geçiyor. Her şeyi yapmışlar gerçekten. Ama bu kopyalar arasındaki insanlar kopya değil, hepsi kendi gerçeğinde yaşıyor ve bu gerçek bizim dünyamızdan çok farklı. Jia Zhangke imzalı film hem görsel bir şölen sunuyor hem de yüzeydeki kostümlerin altındaki etten kemikten hayatlara ışık tutuyor.
Yukarıdaki fotoğraftaki yaşlı teyze de neyin nesi? Diye düşünmüş olabilirsiniz. O bir şair ve sizin için bir şiir yazacak. Şiiri yazarken nelerden esinlendi, hangi duyguları ya da ne türden sorunları kağıda döktü... İşte bu film de bunları anlatıyor. Korkmayın, öyle uzun uzun, seyirciyi baya baya edebi terimlerden falan bahsetmiyor bu film. Fotodaki teyzemizin gözünden anne-babasından iyiyi doğruyu göremeden saldım çayıra mevlam kayıra büyüyen yeni neslin boşluğunu anlatıyor.
Güzel soru. Biz de zamanında bu soruyu çok sormuştuk kendimize ve deneme-yanılma yöntemiyle iyi-kötü bir sürü film izledik. İşte bu yazımızda üç Asya ülkesinden yani Çin, Japonya ve Güney Kore ülkelerinden çıkma şahane filmleri sizler için derledik. Her ülkeyi temsil eden önemli filmlerden olduğunu düşündüğümüz iki filmi kısaca açıklayarak tek tek paylaşacağız.
ÖNEMLİ NOT: Filmleri derledikten sonra her filmin kendi toplumu içindeki çok derin sorunları tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdiğini fark ettik. Neden böyle depresif filmler derledik bilmiyoruz, fakat niyeyse böyle filmler yıllar sanki daha bir gerçek, sanki daha bir canlı. Belki de bu yüzden bu filmleri izlememizin üzerinden uzun yıllar geçmişse de, filmi izlerken gördüğümüz karanlık hala hatırımızda. Yine de siz siz olun filmleri tek oturuşta izlemeyin. Sorunlar her yerde var, ama çözümler de var, sizin gibi bu filmleri izleyip filmdeki insanların kaderine üzülenler de var, unutmayın.
ÇİN
Blind Mountain (2007)
Listeye Çin'le ve hatta çok sarsıcı bir filmle başladık. Kör Dağ filmi aslında isminden çok şey ödün veriyor, fakat bilmi izlemeden böyle büyük bir toplumsal soruna gözlerini kapatan koca bir ülkeden bahsettiğini anlayamıyorsunuz. Kırsal bölgelerdeki yaşamı ve toplumsal sınıfın en alt tabakasındaki insanları anlatan film, uzun bir süre unutamayacağınız bir kurguya sahip. İşin kötüsü, bu türden kurgular aslında gerçek hikayelerden alınmış.The World (2004)
JAPONYA
Tokyo Sonata (2008)
Listemize Japonya ile devam ediyoruz. Herkesin huzur içinde yaşadığı, insanların diğerlerine saygıda kusur etmediği, kibar mı kibar insanlarla dolup taşan mutlu mesut bir Japonya. Teknolojileri de süper, ekonomileri de. Hal böyle olunca insan bu ufak tefek ülkeyi ütopya sanıveriyor. Peki gerçekten öyle mi? Tokyo Sonata adeta bu soruya cevaben çekiliş gibi. Soruya verilen cevap olumlu mu yoksa olumsuz mu biz söylemeyelim, izleyin siz karar verin.
Nobody Knows (2004)
"Kimse Bilmiyor". Sene 1988, yer Tokyo. Bu herkesin mükemmel sandığı kent herkes için o kadar da süpersonik değil, özellikle de söz konusu çocuklarsa. Gerçekten olmuş bir olaydan esinlenen film, toplumsal nezaket kurallarının, herkesle iyi geçinip etliye sütlüye dokunmamanın çok da iyi bir fikir olmadığını ve nelere mal olabileceğini gözler önüne seriyor. İşin ucunda küçücük çocuklar olunca film sonrası hafif bir depresyon yaşabilirsiniz, film biter bitmez biraz çikolata yiyerek mutluluk hormonu salgılamanızı tavsiye ederiz.
GÜNEY KORE
Time (2006)
Güney Kore toz pembe dizileriyle oldukça başarılı bir ülke. Kim kime aşık olmuş da aşkına cevap alamamış, evlenmek istemiş ama olmamış. Tabi bu sorunlar da önemli sorunlar, ona bir diyeceğimiz yok. Ama mesela kusursuz görünme takıntısı, her şeyde en başarılı olma arsuzu ve başarılı olamadığında da hayatına son verme gibi sonuçlara yol açabilen bir zihniyet de ekranlarda biraz olsn yer alsa, en azından içerik bakımından bir eşitlik sağlanmış olur. "Zaman" plastik cerrahi takıntısıyla karşımıza çıkan ve bizce çok başarılı bir Kim-ki Duk filmi.